باب
الدليل على أن
من مات على
الكفر لا
ينفعه عمل
92- KAFİR OLARAK ÖLMÜŞ
KİMSEYE HİÇBİR AMELİN FAYDA VERMEYECEĞİNE DAİR DELİL BABI
365 - (214) حدثني
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا حفص بن
غياث عن داود،
عن الشعبي، عن
مسروق، عن
عائشة قالت؛
قلت:
يا
رسول الله!
ابن جدعان.
كان في
الجاهلية يصل الرحم.
ويطعم
المسكين. فهل
ذاك نافعه؟
قال "لا ينفعه.
إنه لم يقل
يوما: رب اغفر
لي خطيئتي يوم
الدين".
[:-517-:] Bana Ebu Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize
Hafs b. Ğıyas Davud'dan, o da Şa'bi'den, o da Mesruk'tan, o da Aişe'den naklen
haber verdi. Aişe (r.anha) dedi ki:
Ey Allah'ın Resulü, İbn
Cud'an cahiliye döneminde akrabalık bağını gözetir, yoksula yemek yedirirdi.
Bunun ona faydası olacak mı dedim. Allah Resulü: "Hayır, ona faydası
olmayacak çünkü o bir gün olsun Rabbim, din gününde bana günahımı bağışla,
demiş değildir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 18623
NEVEVİ ŞERHİ: Bu babta Aişe (r.anha)'nın rivayet ettiği: "Ey Allah'ın
Rasuıü ... dedim. O: HayıL .. buyurdu." (3/86) hadisinin anlamı şudur:
Onun (İbn Cud'fm'ın) akrabalık bağını gözetmesi, yemek yedirmesi, türlü iyilik
ve faziletlerinin -kafir olması sebebiyle- ahirette kendisine hiçbir faydası
olmayacaktır. İşte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Rabbim
din günü günahımı bana bağışla, dememiştir" sözünün anlamı budur. Yani o
ölümden sonra dirilişi tasdik etmiyordu. Onu tasdik etmeyen kişi de kafirdir ve
ona hiçbir amelin faydası olmaz.
Kadı
İyaz (rahimehullah) dedi ki: Kafirlere amellerinin bir fayda vermeyeceği ve ne
herhangi bir nimet ihsanı, ne de azaplarının hafifletilmesi yoluyla bundan
dolayı mükafat görmeyecekleri üzerinde icma gerçekleşmiş bulunmaktadır. Ancak
aralarından bazılarının azabı diğerlerine göre -günahlarına uygun olarak- daha
ağır, daha çetindir.
İmam,
hafız, fakih Ebu Bekr el-Beyhaki de el-Ba's ve'n-Nuşur adlı eserinde buna yakın
bir görüşü bazı ilim ve nazar ehlinden rivayet etmiş bulunmaktadır. Beyhaki
dedi ki: İbn Cud'an hadisi ile kafir bir kimsenin küfür üzere ölmesi halinde,
işlemiş oldukları hayırların batıl ve geçersiz olduğuna dair var id olmuş
ayetler ile haberlerin, bunların onları cehennem ateşinden kurtarıp, cennete
girmelerini sağlayacak bir durumda olamayacakları ama küfür dışında işlemiş
olduğu çeşitli suç ve cinayetleri dolayısıyla, görmesi gereken azabının bir
kısmını işlemiş olduğu hayırların hafifletebilecek olması ihtimali vardır.
Beyhaki'nin ifadeleri bunlardır.
ilim
adamları der ki: İbn Cud'an çokça yemek yediren birisi idi. O misafirler için
yanına merdivenle çıkılan pek büyük bir kazan yapmıştı. Aişe (r.anha)'nın
akrabaları olan Temim b. Murre oğullarından idi. Kureyş'in de ileri
gelenlerindendi. Adı Abdullah'tır.
Akrabalık
bağını gözetmek (sıla-i rahim) ise akrcıbalara iyilik yapmak demektir. Buna
dair açıklamalar daha önceden geçti. Cahiliye ise nübüwetten önceki dönemin
adıdır. Bu adın veriliş sebebi ise o dönemde yaşayanların cahilliklerinin
çokluğudur. Yüce JJlah en iyi bile ndir.
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: İbni Cüd'an misafir perver bir adammış misafirleri için
yüksek bir küp yaptırdığı ve içinden yiyecek almak için ona merdivenle çıktığı
rivayet olunur. Kureyş'in reislerinden imiş. Bidayette ahlaksız ve kopuk bir
cani imiş durmadan cinayet işler; işlediği cinayetlerin bedelini kabilesi ödermiş.
Bu sebeple kavm-i kabilesi onu kovmuşlar. Bir gün intihar etmeyi
düşünerek dağ yollarında
dolaşırken dağda bîr
mağara görmüş. Orada bir yılan olurda beni Öldürür korkusu ile mağrayı
tetkik etmiş fakat bir şey göremeyince içeriye girmiş birde ne görsün
karşısında büyük bir yılan!... Gözleri kandil gibi pırıl pırıl yanıyor!...
Yılan derhal onun üzerine hücum etmiş. İbni Cüd'an can havliyle yılandan
sıyrılıp kurtulmuş fakat o anda bu yılanın hakiki değil yapma olacağı hatırına
gelerek yılanı eli ile tutmuş. Birde bakmış ki; yılan altından yapma gözleride
yakuttur!... Derhal yılanın başını kırarak yakutları çıkarmış ve sonra
mağaranın içindeki bir odaya girmiş. Orada bir sedir üzerine uzanmış öyle uzun
ve büyük bir takım cesetler yatıyormuş ki bunları görünce hayrette kalmış. Zira
ömründe görmediği cesamette insanlarmış başlarının ucunda gümüşten mamul bir
levha bulunuyormuş. Levhayı okuyunca; anlamış ki bu cesetler Cürhüm kabilesinin
eski kralları imiş. Zamanla üzerlerindeki elbiseler o kadar eskimiş ki dokunur
dokunmaz dağılırlarmış, gümüş levhada :
«Ben
Nüfeyl b. Abrîiddar'ım Hud A.S.'ın torunlarındanım. Beş yüz sene yaşadım servet
ve şan şeref uğrunda dünyanın her tarafını dolaştım. Ama bunlar beni ölümden
kurtaramadı,..» ibaresi ile bazı beyitler yazılı imiş. Odanın ortasında altın,
yakut, İnci ve zebercetten müteşekkil bir yığın görmüş. O yığından alabildiği
kadar almış mağarayı güzelce belleyerek taşlarla kapadıktan sonra oradan
gitmiş. Aldığı kıymetli mallardan babasına göndermiş. Babası kendisini affetmiş
aşiretine de yardımlar da bulunmuş, nihayet günün birinde kavmine kıral olmuş.
Bulduğu defineden fakir fıkarayı doyurur muhtelif ihsanlarda bulunurmuş. Bir
rivayette öyle büyük yiyecek kapları yaptırmış ki oradan geçen bir misafir
devesinin üzerinden inmeden o kaplardan karnını doyurabiliyormuş» Hz. Aişe
(Radiyallahu Anha) 'nın Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellenı)'e İbni
Cüd'an'ı sorması kendisi onun kabilesine mensub olduğundandır.
Hadis-i
şerif kafir olarak Ölen bir kimsenin sila-ı rahim yapmak fakirleri doyurmak
gibi hayır hasenatının ahirette kendisine hiç bir fayda vermiyeceğini
bildirmektedir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in: «Çünkü o hiç bir
gün : Yarabbi! Kıyamet gününde benim günahlarımı mağfiret buyur, dememiştir.»
sözünün manasıda budur. Yani bu adam kıyamete inanmamıştır. Kıyamete imanı
olmayan bir adama ise; dünyada yaptığı hayır hasenatın hiç bir faydası yoktur.
Kaadî
îyaz diyor ki: «Kafirlere amellerinin fayda vermiyecegine, bunlardan dolayı
sevap görmiyeceklerine azaplarında hafifletilmiyoceğine icma-ı ümmet mün'akıt
olmuştur. Lakin suçlarına göre küffarın azapları birbirinden şiddetli
olacaktır.»
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şefa'ati sayesinde Ebu Tal'ib 'in azabının hafifletilmesine gelince
yine Kaadî İyaz: «Bu tahfif onun Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
koruduğu ve ona yardım ettiği için mükafat olarak değil Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in hatırı içindir. Küffar'a azab tahfifi yoktur. Yalnız onların
birbirlerine nisbetle bazılarının azabı hafiftir.» diyor.